Radyo bitiyor mu?


Radyo bitiyor mu, evriliyor mu? Bu soruya cevap vermek için önce radyoyu nerede ve nasıl konumlandırdığınız önem kazanıyor. Radyoyu hayal gücümüze hitap eden bir yayın aracı olarak düşünürsek bitmeyeceğini kesin bir dille söyleyebiliriz.

Televizyon icat edildiğinde radyonun öleceğini söyleyenler büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. Tıpkı internet icat olduğunda televizyonun biteceğini söyleyenler gibi. Dijitalleşmenin getirdiği yeniliklerin işlevi varolan yayın teknolojilerini bitirmek değil, dönüştürmek şeklinde vücut buluyor. Önce bunu kabul etmek gerekiyor.

Radyo da, teknolojik yeniliklere kendini adapte etme kabiliyetine sahip olduğunu gösteriyor. İnternet radyoculuğu, podcast ya da mobil uygulamaları, klasik radyo yayınlarını bitirecek faktörler şeklinde görmek yerine, tüm bu mecraları yayıncılığın yeni versiyonlarını üretme imkânları olarak görmek daha sağlıklı bir yaklaşım.

Tabi ki konuşulması gereken konular var. Bugün bir radyo program yapımcısı, programını sunarken aynı zamanda sosyal mecralardan anlık yorumlar alarak dinleyicisiyle daha güçlü etkileşim kurabiliyor. Ya da radyoda yaptığı yayını Youtube’dan canlı yayınlayarak görsel bir içerik de sunabiliyor dinleyicilerine. Kişiselleştirilmiş yayıncılık teknolojisinin radyo yayınlarını da bir dönüşüme zorlayacağı muhakkak.

Tematik podcast yayıncılığının önümüzdeki yıllarda gücünü artıracağını görmek zor değil. Bu durum, işin ekonomik boyutuna da yeni bir alan açıyor. Ancak bir ayrımı yapmakta fayda var: Zamanın ruhunu fırsata çevirenlerle faydaya çevirenler daima farklı yayıncılık anlayışı geliştirdiler. Yeni nesil dinleme alışkanlıklarına eskiyi reddetme yaklaşımıyla ayak uydurmak size belli bir süre farklı kazanımlar sağlamakla birlikte, bütünü kucaklayan geleneklerinizden vazgeçmek yeni yayıncılık formatları geliştiğinde geri dönüşü olmayan bir boşluğa düşmenize de yol açabilir. Nasıl ki çocuğuna masal okuyan annenin yaptığı şey sadece masal okumak değil, bir kültürün nesilden nesile aktarımı işlevini görüyorsa, kurumsal kimliğinizi ayakta tutan dinamikleri zamanın gerekçesiyle bir kenara itemezsiniz.

Yeni nesil yayıncılık teknolojilerine adaptasyon sürecinde radyonun kültür aktarımı konusunda ciddî bir işlevi olduğunu unutmadan tavır geliştirmek gerekir. Yenisini üreteceğim derken eskiyi yıkmanın, bütün toplumlarda yaralı bilinçler ortaya çıkardığı hepimizin malumu. Radyonun dijitalleşmesi sürecini değerlendirirken bu değişimin/dönüşümün yol açtığı/açacağı sosyolojik dinamikleri de birlikte düşünmek zorundayız. Dijital anlamda da olsa herkesin bir kanal sahibi olmaya başladığı  günümüzde radyonun geleceğini konuşurken dünü ve bugününü de konuşmanın bu yüzden uygun olacağını düşündük.

Radyo bitmeyecek çünkü düş gücümüze hitap ediyor ve biz düş kurmaktan vazgeçmeyiz.

Temmuz 2020’de yayınlanacak 10. sayımızın konusu; Kültürel Çalışmalar. Yeni sayılarda görüşmek dileğiyle.

Erkan DURDU